Опубликовано: 20.01.2013 Автор: Admin Комментарии: 0

01/18/2013

Hejarê Şamil

 

     kurdistan-post.eu / haber sevisi – H.Şamil: Türk basınından tek bir cümleyi bile yorumsuz yayınlamak, Kürd ulusal davasına ‘ihanet’tir. Kendine övgüyle ‘ben Türküm’ diyen bir insanoğlu, önce İNSANLIK ÖNÜNDE ‘türk milleti adına’ işlenen tarihi cinayetlerin hesabını vermelidir.

 

     İnsanlığın onuru unvanını tek başına taşıyacak kadar büyük bir şahsiyet olan İsmail Beşikçi’nin “Benim tahminlerime göre dünya üstünde 50 milyon Kürt yaşıyor. Ve bir devletleri yok. Bu nasıl bir haksızlıktır? Ama burada BDP’nin de payı var. Biz bağımsızlık istemiyoruz diyorlar. Eğer siz bayrak ve devlet istemiyorsanız sizde bir sakatlık var.” sözleri bir çoklarının kürküne pire soktu.

 

    BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, milletvekilleri Ayla Akat, Emine Ayna, Sebahat Tuncel, büyük Beşikçi’nin bu sözlerine dişleri ile dudaklarını dişleyerek ‘tepki vermek!’ yerine, Ezgi Başaran’ın tabirince, “hafif gülümsemişler”.  Gülümser BDP’li yöneticiler mutlaka içten içe kendi hallerinden utanmışlardır. Bunu kim bilmese de biz biliyoruz.

 

    Ancak bu tablodan kendine vazife çıkaran bozkurt kökenli Mümtaz er Türköne gibi kaşarlanmış türk utanmazlarını Kürd fikir bahçesinde barındırmamak gibi Kurdistanî bir görevimiz var.

 

Yazısını bu nedenle yayınlıyoruz: 

 

 

 

Kürt devletini kim kuruyor?

 

Mümtaz er Türköne

 

     Öcalan kurmayacak. Tersine, Kürt ulusalcılarını ulus-devlet idealinden uzaklaştırma görevi ve sorumluluğu Öcalan’a ait. Yeni başlayan müzakere sürecinin hareket noktası da bu şarta dayanıyor.

 

    Başbakan ısrarla “ayrı devlet yok, değil mi?” diye sorduruyor. Aldığı cevap kesin bir “hayır”. Hatta Öcalan’ın “demokratik özerklik”projesinden vazgeçtiği, kapsamlı bir yerel yönetim reformunu yeterli bulduğu ifade ediliyor. “Bağımsız bir Kürt devleti” ihtimali hâlâ mevcut. Ama bu ihtimali diri tutan artık Kürt siyasetçiler değil. Bağımsızlık fikrini besleyen ve canlı tutan Türklerden bahsederek bu paranoyalarla yüzleşmemiz lâzım. Meselâ MHP? MHP’den önce Kürt olmayan Kürt ulusalcılarına yer verelim. Şu sözler İsmail Beşikçi’ye ait: “Benim tahminlerime göre dünya üstünde 50 milyon Kürt yaşıyor. Ve bir devletleri yok. Bu nasıl bir haksızlıktır? Ama burada BDP’nin de payı var. Biz bağımsızlık istemiyoruz diyorlar. Eğer siz bayrak ve devlet istemiyorsanız sizde bir sakatlık var.” Radikal’de Ezgi Başaran, bu “açık tahrik” üzerine Sabahat Tuncel’in itirazını naklediyor: “Kürt hareketi ulus devleti sadece Kürtler için istemiyor değil, bu kavrama tamamen karşı.” Kısaca, Beşikçi’nin ulus-devlet kalıpları içinde Kürtlere don biçer gibi bir ulus-devlet formu önerdiğini, ama kendilerinin bu forma karşı olduklarını belirtmiş oluyor.

 

     Ulus-devlet sorunu, Kürt siyasî hareketinin merkezî sorunu. Bu sorun aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tehdit algılamasının birincil kaynağı. “Bölünme” veya “bölücülük” dediğimiz korku, doğrudan bir “Kürt devleti” ihtimali değil mi? İşte tam olarak bu sorunun Kürtlerdeki karşılığı, MHP gibi hareket eden her nesneye ulus devlet penceresinden bakanlardan farklı bir yerde duruyor. 1999 yılında PKK “bağımsız devlet” hedefinden vazgeçti. Sonraki zikzaklardan bugüne, Kürt ulus devleti sorunu, Kürt siyasetinin önceliği olmaktan çıktı. Bu dönüşümün gerçek mimarı ise Öcalan’ın kendisi oldu. Öcalan aynı zamanda örgütünün teorisyeni. “Kürdistan Devrim Manifestosu” isimli yazın yayımlanan kitabında, İmralı’da geçirdiği sürede kafasındaki ulus devlet idealinin dönüşümünü şöyle ifade ediyor: “…toplumsal olgular üzerine yoğunlaştıkça, ulusun kendisinin son birkaç yüzyılın en boş gerçeği olduğunu, kapitalizmin güçlü etkisi altında şekillendiğini ve özellikle ulus devlet modelinin toplumlar için demirden bir kafes olduğunu kavradıkça, hem özgürlük, hem de toplumsallık kavramının daha değerli olduğunu fark etmiştim. Ulus devletçilik uğruna savaşmanın kapitalizm için savaşmak olduğunu fark ettikçe siyaset felsefemde büyük dönüşümler söz konusu oldu.”

 

      Bu sözler, Marksist-Leninist sistem içinde siyaset üreten bir teorisyene ait olduğu için tutarlı. İşte bu yüzden Kürt siyasetçiler, “Ne duruyorsunuz, bağımsız devletinizi kurun” diye tahriklerde bulunan İsmail Beşikçi gibi “Türk” muhaliflere bıyık altından gülmekte haklılar. Çünkü ulus devlet eksenli siyaset üretmek ve onun dışındaki alternatifleri yok saymak, kötülük kaynağı olarak gördükleri bir canavarın tam olarak benzerini inşa etmek demek. İsmail Beşikçi’nin ağzından hoyrat bir kışkırtma ve temenni olarak çıkan cümle, aynı kalıp içinde bu sefer bir realite olarak Bahçeli’nin ağzından “Eli kanlı örgüt Türkiye’yi bölüp bağımsız Kürdistan’ı kurmaya kararlı.” diye ifade ediliyor. İsmail Beşikçi’den, Devlet Bahçeli’den ve Abdullah Öcalan’dan sadır olan cümleleri yan yana koyup soralım: Bağımsız Kürt devleti idealine kim ne miktarda katkı sağlıyor? Bu soruya insaf ölçülerinde bir cevap verdikten sonra, ulus devlet hakkında ezberlediğimiz her şeyi gözden geçirmemiz gerekmez mi?

 

m.turkone@zaman.com.tr

 

http://www.kurdistan-post.eu/tr/kurdistan/besikci-utandirmaya-devam-ediyor

 

0

Оставить комментарий