Опубликовано: 11.03.2014 Автор: Admin Комментарии: 0

Araştırmacı Yazar Şakir Epözdemir

 

Ermenilerin Kürdistan toprakları üzerinde iddia ettikleri büyük Ermenistan konusunda Jin Dergisi cilt 1 sayfa 28 de çıkan bir olayı aktarmak istiyorum:

               1918’de İstanbul da Kürdistanlı aydınlar tarafından neşredilen JİN dergisinde ilginç bir olaydır bu ve muhterem Bediüzzamanla ilgilidir:

 

     Seyîd Evdilqadir, Molla Said – Kürdi (Bediuzzeman), Emîn Elî Bedirxan, Dr. Şikrî Mihamed olmak üzere 4 kişilik bir heyet WİLSON planıyla ilgili Amerikan Sefaretine gidip Sefirle görüşme yapıyorlar. Masaya büyük bir harita seriliyor. Bediuzzeman ABD Sefirine “- Sayın Başkan’ın planına mutabıkız, bakınız şuradan şuraya kadar bütün bu coğrafya Kürdistan’dır ve bu coğrafyada nüfus çoğunluğumuz büyük ekseriyettedir. Sayın Başkan da nüfus çoğunluğuna işaret buyurduğuna göre biz buna razıyız” der. Sefir (ABD Sefiri) itiraz eder ve : “-  Başkanımın iradesine göre şuradan şuralara kadar Ermenistan’dır.” Cevabını verince, Bediüzzaman hiddetli bir şekilde “- Eğer Kürdistan bir deniz kenarında olsaydı Başkanınız savaş gemileriyle ordularını gönderir burada bir Ermenistan kurardı. Amma Kürdistan dağlarına savaş gemileriniz ulaşamazlar. Gemileriniz dağlarımıza ulaşamadıklarına göre bu isteğiniz de gerçekleşmeyecektir.” deyip sefareti terk etmiş. (Bakınız JİN dergisi, cild: 1, s. 28)

 

….

 

Ermeni olayıyla ilgili bir ilginç belgeyi neşretmek istiyorum. Son zamanlarda ‘Ermenilerin 1915 te soykırımlarını” Kürtlere yüklemek isteyenler ve otoritesiz olan Kürtleri suçlayanların ibretle Ermenilerin Kürtleri, yani esir Kürtleri, yani ordusuz, devletsiz ve savunmasız Kürtleri nasıl katlettiklerini okuyarak görsünler. Elimde bu arşiv belgesinden 5 adet daha var ki hepsi Hizan da geçmiştir. Ancak tek bir Belge de Kürtlerin Ermenilerden çektiklerini göstermek için kâfidir derim:

 

 

Bâb-ı Âlî

 

Dâhiliye Nezâreti

 

Emniyyet-i Umûmiyye Müdîriyeti

 

    Hizan kazâsının Uçum nâhiyesine tâbi‘ Nurs ve Avnik, End, Mezra‘-i End yaylası ahâlîsindeniz. Şatak kazâsı ile Müküs nâhiyesinin sükûtundan sonra civârımızda bulunan Livar, Kötis-i Ulyâ ve Süflâ, Çaçvan, Şifkâr, Edre-i Ulyâ karyeleri Ermenileri Özim karyeli komite re’îslerinden Lato nâm-ı diğerle Mihran, Serkis ve Rusya'dan geldiği rivâyet olunan Iğdırlı Kazar, Dilo nâmındaki re’îslerin başında toplanarak Kötis-i Ulyâ'ya geldiler ve oradan nâhiye rü’esâsına tezkire yazarak üç cihet teklîf etdiler. Bu rü’esâ miyânında el-ân esîr veyâhûd telef edildiği meşkûk bulunan ve beyne'n-nâs Bedi‘ü'z-zaman Said-i Kürdî demekle ma‘rûf olan Molla Said de bulunuyordu. Bu teklîflerinde ya teslîm olmak ya nâhiyeyi tahliye etmek veyâhûd işinize gelirse muhârebe etmek idi. Bu teklîflerinden dokuz sâ‘at sonra 600 mevcûdla karyemize hücûm etdiler. Cümlesi şapkalı ve asker elbiseli olduğundan Rus askeri var mı idi, yok mu idi farkedemedik. Yalnız garîb insânlar çok idi. Bunlar ya Rus veyâ Rusya'dan gelen Ermeniler idi ve hiç bir ferd kalmamak üzere çoluk çocuk, erkek-kadın cümlemizi toplayarak Mezra‘a-i End'e götürdüler. İçerimizde İpayran [İspandan] (Spayerd olsa gerek Ş.Ep.) eşrâf ve beylerinden Hurşid Bey oğlu Abdurrahman ve mahdûmu Musa ve â’ilesi de bulunuyordu. Erkek ve kadın cümlesi mu‘âyeneden geçirildi ve para ve huliyyâta â’id ne var ise cümlesi alındığı gibi, güzel kadın ve kızlara da ta‘arruz etmekden ve nâmûslarını hetketmekden çekinmediler. O gece istediklerini yapdılar. Sabah oldu. Bizleri ki, cem‘an 33 erkek idik, ayrı bir kâfile ve seksenden ibâret olan kadın kız, çoluk çocuğu bir kâfile ederek Müküs'e götürdüler. Kadınlar kâfilesi Çaçvan karyesinde bırakıldı. Erkek kâfilesi ve erkek çocukların kâffesi bir ferd kalmamak üzere cümlesi o gece kılıçdan geçirildi. Beni geri çevirdiler ve dediler ki; "Sana çok para da vereceğiz. Git, Molla Said vesâ’ir rü’esâya söyle! Orada kalan Ermenileri bize teslîm etsinler ve şurasını da anlat ki, artık bî-hûde yere telef olmakdan fâ’ide yokdur. Zâten her taraf alındı. Ruslar tâ Haleb'e kadar gitdiler. Ermenistan tasdîk olundu. Gelsin bize teslîm olsunlar. Bir de orada kuvvet ve asker olup olmadığını gel bize haber ver" dediler. Bu sözler Dilo tarafından söyleniyor ve kumanda onun tarafından yapılıyordu. Avdet etdim, Çaçvan'a geldim. Bakdım ki bizim jandarma ve Kürd kuvveti müdîrimiz ve Molla Said Efendi ile oraya gelmişler, dört-beş sâ‘at müsâdemeden sonra kadınlar kâfilesini ellerinden almışlardı. Lâkin ne şekilde görmeli. Hele bî-çâre genç kızları da yüzleri bütün ısırılmış ve yürüyemeyecek bir hâle getirilmiş; çocukların bir çoğu ayak altında telef edilmiş idi. İşte otuz üç erkek nâmına yalnız ikimizden başka kimse bırakılmadığını ve tahlîs edilen kadın ve çocukların ekserîsi de bi'l-âhire telef olunduğunu ve hele Hurşid Bey oğlu Abdurrahman Bey â’ilesinden bir kadından başka kimse kalmadığını ve gördüğümüz zulm ve gaddârlık kâbil-i ta‘dâd olmadığını ma‘a'l-kasem arzeyleriz.

 

Fî 18 Haziran sene [1]332 (1914/ 15 miladiye tekabul eder.( Ermenileri geri istediklerine göre 1916 olabilir, çünkü Rus Ordusu geri dönecektir gibi görünüyor. Bu çırpınış son çırpınışlarıdır. Ş.Ep.)

 

Karye-i mezkûreden olup bi'l-âhire Muhâcir karye-i mezkûreden

Iğdır'dan firâren avdet eden Mehmed oğlu Abdurrahman

Mehmed oğlu Yusuf

Yukarıdaki beyânâtda bi'z-zât hâzır bulunduğumuzu ve bu sûretle ifâde olunduğunu ma‘a'l-kasem tasdîk eyleriz.

İsparan [İspandan] İspayert beylerinden Nâhiye Müdîri

Nâhiye eşrâf ve Ulemâdan Bedi‘ü'zzeman Said-i Kürdi

Mehmed Nezir

karyeli birâderi Mustafa

Mahmud Molla Abdullah

 

….

 

Abdurrezak Bedirhan’ın Rus Genelkurmay Arşivlerine bıraktığı ve Sayın Celilê Celil tarafından tercüme edilip yayınlattığı kitaptan birkaç misal vermek istiyorum:          

 

1-Çubuklu’dan Molahasan köyüne doğru yol alırken önümüzde yüksek dağlar vardı. Bu mıntıkada 2000 Kürt ailesi oturuyordu. Bu civardan kaçan çok sayıda Kürt vardı. Benim gelişimi duyar duymaz 100 kişi yanıma geldi ve General Turugin’in de bu bölgede olduğu zaman “asla kimse size saldırmayacak” diye bir yazıyı ellerine verdiğini anlattılar. Bunun üzerine Kürtler ellerindeki silahları bırakmışlar.

 

Ancak, General bölgeyi terk edip gidince, Ermenilerin saldırısına uğramış olduklarından yerlerini bırakıp dağlara çıkmışlar. 27 kadın veya kız kirlenen namuslarını, kendilerini mağara ve uçurumlardan atarak temizlemişler ki ailelerine leke dokunmasın.   Bu olayın içinde Eyüphan Bey’in yakınları Seyid Bey’in kardeşleri de var. Mendane köyü bunlara aittir. Bu köyün Ermenileri Eyüphan Bey’in evine saldırmışlar. Kadınlarını götürmüş, erkek ve hizmetçilerini öldürmüşler. Tüm mallarını da ellerinden almışlar. (Sayfa 63) (Müküs Beylerindendir Eyyübhan Beg. Müküs Beylerine sorun, Hala uçurumlardan atlayıp intihar eden o genç kızların ve gelinlerin acıları taptazedir. Ş.Ep. )

 

2- Biz Van’dan zar zor çıkarak Gorandeşt’teki Avzine’ye vardık. Burada Ermeni jandarmalar bize “Buradaki Şeyhler Ermenileri korumuş ve onların öldürülmelerini engellemiş. Bu nedenle bölgedeki Ermenilerde Rus askerlerinin buradaki Kürtlere dokunmamaları için onlara söz vermişler.” diye bilgilendirdiler. Ermeniler Ruslara yalvardı ki “Buradaki Kürtlere karışmayın, onlarda yerlerinden yurtlarından kaçmasınlar, ayrılmasınlar,” diye iknaya çalıştılar. Kürtlerde oradaki Ermenilere inanarak ve güvenerek yerlerinde kaldılar. Ancak ne zaman ki Ermeni çeteler Gorandeşt’teye geldiler, yerleşik Ermenileri dinlemedikleri gibi, Kürtler ve kendilerine engel olan Ermenileri katletmeye başladılar.

 

Ermeni jandarmalar bize bir ev gösterdiler. Etrafında 60 cenaze vardı. Yöredeki Kürtlerden 800 kişi ve ben birlikte o eve gelerek dini gereklere göre onların cansız bedenlerini toprağa verdik. (sayfa 66)

 

3- Diro’nun 300 adamıyla Kevır Şamiyana’ye geldiğini öğrendiğimde ben, Kürtlerin korkmamalarını sağlamak için ikna etmeye çalıştım. Çünkü, Ruslarla birlikte hareket eden Ermenilerden, Kürtlere zarar gelmeyeceğine inanmıştım. Ancak ne zaman mahalleliler ekmek ve tuz ile önlerine çıkar, kendilerini kuzu gibi kesivermişler. Ondan sonra bunlar köyün içine inerler. Süngülerle birçok kadın ve çocuğu öldürürler. Ne zaman ki Ebaxe’deki Kürtler bu durumu öğrenince Kevir Şamiyana’nın üstüne saldırıverirler. Ve Diro’yu yaralarlar. Diro Çetesiyle birlikte geri çekilmek durumunda kalır.(Sayfa 46)

 

 4- Diğer yandan gönüllü asker olan Ermeniler Kotor’dan çıkarken erkek, kadın, çocuk olmak üzere 270 kürt insanını öldürdüler. Kız çocuklarını birlikte alıp mallarını talan ederek götürdüler. Köylerini yaktılar, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlarını talan ettiler. (Sayfa 51)

 

5- Kaç gün önce Kolonel Nalgiyev’in ilk olarak Başkale üzerine yürümeden evvel, Kürtlerin Ermenilere verebilecek ziyandan rahat değillerdi. Onlarda Türklere karşı kendilerin savunabilmek için hareket etmekteydiler. Sonra Başkale alındıktan sonra Ermeniler birkaç Kürt evini talan etmişler ve bir kaçını da öldürmüşlerdi. Türkler şehri geri alınca bu kez Kürtler Ermenilerden öç almak duygusuyla saldırmış ve talan etmiş, cinayet işlemişlerdir. Bu olay Ermenilerin Rusya’ya dönmelerini hızlandırdı.(Sayfa 51)

 

Bediüzzaman’dan söz ederken, Ustad’ın en çok acı duyduğu 1914/16 döneminde Kürtlerin Ermeni çetelerinin ellerinden çektiklerini tekrarlamakta yarar gördüm. Tarih yalanlarla, varsayımlarla, kehanetlerle ve iftiralarla tarih olamaz. Ermenileri sevelim sayalım, ama ne onların bir kısmının iddia ettikleri gibi ne de günahı otoritesiz Kürtlere veya ‘mallarına göye göz diken feodallere’ yükleme kehanetinden vazgeçelim. Kehanet derim çünkü iddialar belgesiz ve geçersizdir. Ve bu iddialarda bulunanlar bir gün gelecek, tarih onları mahkûm edecektir.

 

Diyarbakır’a bir Osmanlı paşası gelmiş. Raman aşiretinden birileriyle diyaloga girmiş, aralarında bir plan yapmışlar ve günahsız, çaresiz Ermenileri Dicle nehrinde boğdurmuşlar. Bu olay Kürtlere mal edilemez. Bugün bütün Kürtler o eşkıyaları nefretle lanetliyor. Günümüzde  birçok aşiretlerin bir bölümü PKK hareketi içinde ulusal mücadele verirken, başka bir bölümü Kürdistan Ulusal Hareketine karşı duruyor ve birkaç kuruş karşılığında Koruculuk yapıyor. Bu durum gösteriyor ki devletsiz ve otoritesiz insanların yaptıkları yanlışları bir ulusa, mazlum bir halka mal edilemez.

 

http://bitlisname.com/Haber/bediuzzaman_saîd-i_kurdî_-_cemaatciler_ve_ermeniler_/131/

 

0

Оставить комментарий